15 Kasım 2016 Salı

Kurabiye

dün nereden aklıma estiyse, ekrandan önüme düşen kurabiye tarifinin çıktısını aldım, eve gidince yaparım İrem sever diye düşündüm,
anneme uğradım, İrem'in kursa gittiği sitenin pasta fırınından çeşit çeşit kurabiyeler alınmış, bonusu da dereotlu puaça, bayılırım!
hasılatı toplayıp eve çıktım, mutfağa girdiğim an üşendiğimi bildiğimden yüzüme yerleşen hınzır gülümsemeyi kimse görmedi;) sadece Wilmer bir anlamlı bakıyordu kıstığı gözleriyle,
yemeğimizi de annem pişirmişti sağolsun, binşükür ki annem yakınımda ...

İrem 'in sınavı yaklaştı, çalışmalar hız kazandı, benim dizi akşamımdı, laf aramızda her akşama bir dizi bulmayı başardım bu kış çok mutluyum :)

Az düşünmeye, vakit geçirmeye de ihtiyacım var, ben de insanım :)

Karamazov Kardeşleri okurken çantamda taşımak zulme dönüşünce onu evde bıraktım, Uğultulu Tepeler'in mini kitap versiyonunu almıştım Migros'tan hem de kokulu , onu okudum bitti, Şimdi Sadık Yemni'nin son romanını okuyorum, Nazarzede Kliniği,

doğa gezileri yapmayı özledim sonbahar geçmeden, hafta sonları kurs ve çalışma ile geçiyor benim de gönlüm razı gelmez İRemsiz gezmelere ;)

imza:teogannesi


25 Ekim 2016 Salı

the walking dead

7.sezon başladı, dün iş yerinde meraktan ölmeyeyim diye cepten baktım Negan'ın kurbanı kim olmuş diye gördüm, o sahne fenaydı Abraham'ı seçmişti...

derken kahve molası ve twitter 'a bir yan bakış ki o ne bakış!!! Glennnnnn !! nassı yağni dedim hop yeniden açtım ileri geri buldum o sahneyi ama  izlemez olaydım.. görmez olaydım,
 eve kendimi dar attım izleyeceğim ya kuş oldum uçtum sanki,,

Sahne bir annemdeyiz, sahne iki evdeyiz mutfaktayım, İrem gelmek üzeredir, akşam yemeği için masayı hazırlıyorum, yoğurt tamam "tak tak tak " Negan başımda sanki:/

sahne üç, yemekteyiz, İrem tıptan girdi, işletme ile devam etti, mekatronik filan derken kimya okuycam ben dedi ve odasına çekildi ders çalışmak için, 

sahne dört, mutfağa hızlı bir giriş yaptım, bulaşıkları toparladım bu akşam için kıymalı karnıbahar yemeğini ocağa koyup ıspanak yıkadım, doğradım onu da bu akşam yapacağım yarın için :D Negan başımda !!!

sahne beş, İrem sosyal sınavına çalışmak için yardım istedi, Kuvayi milliyeyi anlatıyor gözümün önünde Megie, hay aksi.. sıra din çalışmaya geldi, İrem test çözüyor, Wilmer önünde çöreklenmiş, kalemi de iteliyor öyle tatlılar ki, 

sahne altı, herkes dinlenme köşesine çekilmiş, İrem erkenci , uyumaya gitti, oh nihayet dedim netten açılmadı, evde varmış fx kanalı yeni haberim oldu,

koltuğa bağdaşımı kurdum açtım diziyi, Negan Abraham'ı indirdi, Rick ile karavanda , baltayı dışarıya attı git al diyor, sahne yedi, Wilmer üzerime atlıyor, durduruyorum diziyi, biraz oynuyoruz kedimle, sonra açıyorum Glennnne ağlarken Wilo başlıyor mutfak kapısı önünde serenada, viyavvv viyavvv hiç adeti değil, durduruyorum diziyi koşup açıyorum mutfak kapısını artık allah ne verdiyse ne hali varsa görsün modundayım,,

Sen diziyi aylarca bekle bir izleyeme,,
 yok yok izledim :D beter bir mide sancısı ile girdim yatağa, sonrası rüyalar kabuslar iç acısı,, Glenn seni unutmayacağız !





14 Ekim 2016 Cuma

İlkbahardan sonbahara

evet ilkbaharda bir girip yazıyorum sonra bakıyorum sonbahar gelmiş, zaman sensin diyenler doğru demiş... bu arada okuduğum kitapların, gezdiğim yerlerin tanıtım yazıları, yaşadığım maceralar, faideli bilgiler, eşsiz mutfak becerim :p ve Wilmer'lı günler neler neler buraya aktaramadığım...

Umarım yazabilirim.

İki yıldır okumalara eklenen yazma serüvenim benim hayatta en büyük keyfim, bir de kedim ;) bu yıl bunlara eklenen TEOGannesi özelliğim ile karşınızdayım,,
evet önümüz arkamız sağımız solumuz teog !!!

kızımın şu an devam ettiği okul vizyon gereği test de neymiş, çocuklarımızı sıkmayalım, mutlu bireyler yetiştirelim derken, bu yıl bir teog gerçeği yüzümüze tokat gibi indi,, şu fb 'ta hani "yeter ulan!!! " deyip şrrak diye tokadı indiren kahraman abimiz geliyor gözümün önüne :)

yeter gezdiğiniz, yiyip içtiğiniz, hafta sonları az oturun da çocuk ödevlerini bitirsin, test kitaplarının biri bitip diğerine geçilsin, karekökler, mitoz mayozlar, dünya savaşları , fiilimsiler - ki onlara gıcığım fiil olmayı bile becerememişler- neyse konumuz bu diil, din kültürü kader-kaza ikilisi sünnetullah ve o ezberleyemediğimiz uzun duaya girmiorum bile ...

neyse ki sonbahar!!!

neyse ki kızım of demeden çalışıyor istekli,

neyse ki Wilmer var,

kitaplar, filmler, kahve, dostlar en önemlisi ailemisss

sağlık olsun gerisi geliyor kendiliğinden...

yoo aşure yapmadım ben şu komşudan bekleyen beleşçilerdenim :D

ii günler diler sözlerime Murakami abimiz ile son veririm. Bob Dylan 'ı kutluyorum tabii,,



12 Mayıs 2016 Perşembe

Bugün,

her sabah gibi 06,30 da değil 04,58 de uyandım, Wilo uyanmış içeriye girmek için viyav konserine bağlamıştı, araya ezan karışınca uyur belki diye boşa ümitlenip yorganı boğazıma çektim sıcak bastı. O bitti viyavın ikinci nakaratı başladı, kalk dedim Gonci kalk ! Uyku da gitmişti zira, kedimle oynaşmak cazip geldi.
balkonda salonsalomanjesinde oturur vaziyet gözü kulağı mutfak kapısına dikmiş bekliyordu Wilo, açtım kapıyı doldu içeri :D bir kucak kedi :)

Serviste ağzım açık uyuklamamın sebebi de budur yane, normalde uyumam,
gazetemi alıp tırmanırken bir kat merdiveni umut doluydum yine de bahardı,
ta ki ilk sayfadan itibaren okuduklarıma dek...

Orlando Bloom abimiz ve Selena Gomez haberi çarptı gözüme, bizim Selena kızımın arkadaşı gibi olan hani bizim evde abboooow hemi de Orlando ile vay be, Ketimize perimize yapılacak şey mi , insafsızlar derken,

Adaletçibakan b.b. 'nin firariler için "onlar ... 'nın üyesi değildiler " dediği haberi , kan beynime sıçradı hop geri indi niyeyse , ilk tepkim çabuk söndü, aklımın yettiği bedduaları edip kapattım, firar suç değil mi ki, savunuya da bak ,,
derken,
üçüncü sayfa bitmek bilmeyen taciz, kadına şiddet haberleri,, işitme engelli, konuşamayan vatandaş işkur aracılığı ile okulda temizlik görevine başladığı ilk gün kız öğrenciyi taciz ediyor yuh ! ne çeşit bir insan ne çeşit olaylar...
doğumdan çıkan anneye hastabakıcı tacizi ! nefrette son nokta.
Bitti mi , nerdeeeee ,
krem ve makyaj malzemelerinin çoğunda ve yüksek oranda civa tespit edilmiş , tesadüfen yaşıyoruz biz cidden !
artık daha şaşırmam hiç bir habere derken , yüzüne sahte doktor tarafından beton ve yapıştırıcı enjekte edilen transeksüelin görüntüleri beni benden aldı, beton yaa beton abicim..
Ege ekine geçince gördüm ki insanımız aldatılmaya o kadar müsait ki, adamcağız yıllarca sen çalış alamanyalarda memlekete dön, iki kez telefonla dolandırılmış, üçüncüde eşi şüphelenip polise haber salmış, kadınları da dinlemez ki bu tip insanlar değer vermez, dinleseler daha temkinli olurlardı belki,,
nihayet güzel haber Sibel Can evleniyore , İngiliz iş adamı ile, ilk aklıma gelen ingilizcesi iyi mi ki, oldu, herkes kendin gibi bilme diye iç sesimle azarladım ama dilin kemiği yok işte :)




18 Nisan 2016 Pazartesi

Nisan, fuar ve güzellikler

Nisan bitti bitiyor derken, İzmir Kitap Fuarı ile can bulduk. Atölye çalışmalarımızın ortak ürünü bebeğimiz "Öykü Sınır Bilir Mi?" okuyucularla buluştu.
Elimden bırakamıyorum,  ne güzel öyküler yazmışlar ekip arkadaşlarım ;) tekrar tekrar okunası, hepsinin kalemine yüreğine sağlık.
Cumartesi ve pazar Kanguru Yayınları standındaydık , çok keyifliydi yine, edebiyat birleştirici bir güç ve BİZ olunca güzel ;)
Perşembe günü yine imzam var , Çarşamba akşamı arkadaşlarımın sunumu :) Hayat güzel...
Fuar alış verişimi henüz yapmadığım için burada paylaşamıyorum , her yıl hevesle taşıdığım bir dolu kitap olurdu. Haftaya artık ;)





Kanguru Yayınları Aykırı Kuş Ortak Kitap / IV




Benim güzel ailem 





Aykırılar ... 



7 Mart 2016 Pazartesi

Wilmer relax mod



pazartesi mesai bitimi yaklaşmış haydi biraz gevşeme zamanı ,

İrem & Wilo

bahar mı gelmiş? o halde renk, dans !


 İrem 'in sınav haftası tüm kitaplarını getirmiş eve, pazar günü çalışacakmış. "Baba  bahar gelmiş papatya toplayalım mı? " demiş cumartesiden . O zaman önce ruhumuzu besleyelim zihnimiz çalışsın dedik ve kahvaltı mekanlarını hızla ( desem yalan olur o kadar kalabalık ki, araba, insan trafiği) geçerek , Yakaköy- Ulucak arası bir yerde papatya cennetine düştük :) 
Taçsız olmazdı tabii, 
yaşasın bahar ! 
içinde çok şey gizli, 
umut,
doğa,
huzur, 
sevgi...

Her çiçek başka dilde seviyordu baharı 





3 Mart 2016 Perşembe

kısa kısa

okuyorum; Kırmızı Saçlı Kadın- Orhan Pamuk

yazıyorum  ; Aykırı Kuş dergi için, "dar sokaktaki otel "  , her zaman olduğu gibi, yazdığım otele yürüyen kadın kalemi eline aldı :)

araştırıyorum ; zihin haritaları , kiralık aşk fragmanı :p, sakız diyeti bozar mı ? internet paketi!

seviyorum; baharı

bekliyorum; enginarın biraz daha ucuzlamasını , çok özledik :)  , game of thrones yeni bölümlerini, İzmir Kitap fuarını :)

dinliyorum; Hayko Çepkin son albümü ( sağolsun Aliyecim), Ceylan Ertem, Cem Adrian

izliyorum; survivor, Sense8 1.sezon finalindeyim, paramparça, kiralık aşk, the walking dead, teen wolf, evli ve öfkeli

istiyorum; yeşillikler arasında gezmek tozmak ...



not: modelim kim tabii ki İrem kız :)



2 Mart 2016 Çarşamba

kedi bakımı tecrübelerim

Dün Wilmer ile giriş yaptık, gördüğüm kadarıyla çok arkadaşım kedi seviyor, evinde bakmak istiyor ama hijyen konusunda çekinceleri var.

Evde yalnız kalma konusunda araştırma yaptım ben de önceleri, çünkü biz de sabah erken evden çıkıyoruz.İrem okula biz işe :) sabah 7 gibi çıkıp akşam 7 gibi geliyoruz . Elbette evde olsak kedimizle süper olurdu tüm gün ;) Hafta sonlarımız böyle geçiyor. Ama evde pazartesileri seven yalnız ben değilim;) Wilmer da seviniyor bence gittiler diye arkamızdan halay çekiyor bile olabilir oyuncak İKEA fareleri ile :)

Kedi evi sahiplenirmiş, onun için tüm gün evde yalnız kalabilirmiş, biz eve girince de sevinci mırıltıya dönüşüyor ;)

Wilmer evde balkona yerleşti diyebiliriz,  cam balkon yaptırdığımızdan beri korunaklı orası, kumu, kutudan yaptığımız evi, çimi, orada ;) akşam uykuya geçerken panjuru kapatıyoruz, camın kenarına bir düzenek yaptı eşim, kedi kapısı olacak şekilde :) Wilmer bu düzene alıştı, balkonda uyuyor gece. Çok soğuk bir kaç gece içeriye aldık, gecenin bir vaktine dek uyudu ayak ucumuzda , aramızda , yorganın içinde ama 4 gibi filan uyamıp oyun  istedi. Oynadık tabii, ikinci çocuğum bebeğim o benim :) yorucu oldu hepimiz için Wilmer da uyum sağlamadı bu düzene, şimdi eski sisteme devam ediyoruz.

Kısırlaştığından bu yana Proplan 'ın kısırlaşan kediler için olan mamasını alıyoruz, arada yaş mama ve tabii ödül mamaları var :)
Evde pişen yemeklerden yemiyor, balık, et köfte, tavuk versek de yemez, yoğurt, domates, kavun, muz ve dondurma sever :))

Kumunu bir kaç denemeden sonra şimdi kullandığımızda karar kıldık, çok ince değil, iri de değil, orta taneli, kokulu, topaklanıyor, bir deküreğim var her sabah temizliyorum.

Tüy dökümleri oluyor, hele elle sevdikçe de dökülüyor, yapışkanlı rulomuz var odalarda, yedekleri de satılıyor İKEA da, oturduğumuz yeri, kıyafetleri, Wilmer'ın oyalandığı yerleri rulo ile temizliyoruz. kedili evin olmazsa olmazı ;)
Elektrik süpürgesini değiştirdik hem hafif hem kedili ev başlığı olanından aldık, her gün süpürüyoruz evi ;) ( yani eşim yapıyor bunu )

Elinizde bu ürünler olursa, evdeki bireyler yardımcınız oluyorsa, oynamaya vakit ayırıp kedinin enerji atmasına yardımcı olacaksanız kedi bakımı kolay ve zaten sevgisine değer, çok keyifli :)

Akşamları uykusu gelince sırnaşıp kucağımıza çıkıyor , patisi ile yanaklarımızı seviyor, sıcacık ve gırgırgır cidden keyifli ;)


1 Mart 2016 Salı

karşınızda kedimiz Wilmer

nam-ı diğer WilmerX (yaramazlıkları sebebiyle) , Wilo (kısaltmalardan nasibini aldığı için),  Wiluk (uydurmasyon şımarma nidası), Mırmır (babaannemizin dediği), Gülnır ( temizlik için gelen ablanın seslenişi)

birçok isme sahip kedimizin ismi nereden geliyor? Şöyle; İrem bir Lovatik, Demi Lovato hayranı, kedimiz dişi olsaydı ismini Demi koyacaktık ama erkek olunca onun sefgilisinin adını koyduk kediye, Wilmer Valderrama neyse ki soyadını taşımıyor :D

Her şey yaz tatiline girmek üzere olduğumuz haftalardan birisinde Dikili'de  İrem'İn babasına yazdığı bir mektupla başladı. Küçüklüğünden beri kedi istiyordu da, biz balık, kaplumbağa,kuş, ipek böceği  gibi evcillerle idare etmiştik bu zaman dek. Mektup çok içtendi, babası zaten hayır diyemez, ben de destek verince niyeti bozduk... Olur mu olur dedik :) kıyamam anneciğim bile İrem'in hatrına alıştırdı kendini kedi fikrine, kediye değil tabii...

Aklımda bir kedi vardı zaten. Şirkette bir kedi 5 yavrusunu memedeyken bırakıp kaybolmuştu :( Bir arkadaşımız sağolsun bu yavruşları biberonla besledi 1,5 aylık olmuşlardı ve yuva arıyordu. Eve dönerken aradım, ertesi gün onlardaydık, Wilmer ve kardeşleri evde geziyorlardı çok miniklerdi gerçekten. Wilmer'ı bir örtüye sarıp çıktık, hemen petshopa gittik, hiç bilgim de yok kedi bakımı hakkında, neyse tuvaletini, taşıma çantasını, mamasını, kumunu , tırmalama tahtası ve biraz da oyuncak alıp döndük,,
ilk gecesinde kucağımda uyuyunca usulca yatırıp üstünü örttüm, yürüdüm odamın kapısına geldim bir döndüm ayağımın dibinde :) eşim hâla gülüyor bana.Ertesi sabah arıyoruz yok, perdelerin arasına girip uyumuş canım. Ertesi gün veterinerdeydik tabii, aşıları bakımı yapıldı, bir kaç ay önce kısırlaştırdık.

Dokuz aydır bizimle önümüzdeki ay bir yaşını dolduracak, evimize neşe kattı, İrem'e arkadaş oldu, benim için kediden çok ikinci bir bebe :) Wilmer içinse ben oyun arkadaşı , hiyerarşik düzende son sıradaki ısırılası eziğim:p ama olsun çok seviyorum onu ;)
işte fotoğraflarla Wilmer, sevin onu :)
 

bizim evde ilk günü 1,5 aylık

o bir uykucu


selfie uzmanı

ilk poz

o bir arkadaş

canım

o bir cambaz

o bir romantik

süslü

sırdaş

sevimli

paşa

canım canım 

15 Şubat 2016 Pazartesi

Hafta sonu özeti ; cumartesi dünya öykü gününü, pazar da sevgililer gününü kutladık

Özel günleri severim, bir gün değil her gün sevsin 'e de katılıyorum. Ama özel günü, gününde kutlayacaksın ;)

Sevgililer gününü de annem, kerdeşim, onun eşi , yeğenim ve biz kahvaltıda kutladık, birlikte içilen çayın, sabah ilk gördüğümüz gülümsemelerin en yakınınızdan gelmesinin değeri farklı,
Aliağa bizim için Dikili yolu üzerindeki şirin bir ilçemiz olmaktan öteye geçmemişti, dün sabah dek ,meğer sahili, denize yakın yeşil alanları ile ne kadar da güzelmiş...

Kahvaltı sonrası, kardeşimin işleri olduğu için İzmir'e döndüler, biz Dikili özlemi içinde olduğumuzdan yolu da yarıladık nasılsa diye oraya .çevirdik rotamızı. Evimize kısa bir ziyaretin ardından sahilimize koştuk tabii.. Öğleden sonra coşan deniz, Wilmer'ımın halleri gibi delişmen...
Köpüren dalgaların, engin mavinin kollarından ayrılmak zor oldu,
Ama yarın iş vardı, okul vardı ..., wilmer bizi beklerdi ;)

Dün Dünya Öykü Günüydü diğer yandan, İzmir etkinliklerine katılamadım ama cumartesi günü Kanguru Sanat Merkezinde sabah dersimiz ve sonrasında Melih Ergen'in yeni kitabı Varuna'nın Bin Gözü imza etkinliğine katıldım. Edebiyat ile dolu dolu geçen bir gün daha !
Dersimizin konusu modernizm- postmodernizm olunca üzerine çok şey araştırmam ve çalışmam gerekiyor bu hafta.


Dikili / dalgaların kollarında

Aliağa

Aliağa / yeşilin esiri

Aliağa/ Bulutların yükü altında

Cumartesi Atölye grubumuz


Okuyorum ;)



İzlemek için sabırsızım;  The Walking Dead, Sense8 ve GameOfThrones tabii,,

yazıyorum; öyküler öyküler öyküler...




12 Şubat 2016 Cuma

İzmir 'de kar var

Her yıl aynı muhabbet döner İzmir'de, bir damlacık  kar yağar ve biz mutlu oluruz :)  yağmurun arasına karışıp gelir bazen, bazen dağlardan serpintiler dökülür ağaç dallarına ve bazen de bildiğin kar gibi yağar. Sosyal medyada İzmirliler çıldırır, kar gören masum İzmir'li sloganı en yaygın olanıdır. Bununla birlikte durumunu "çılgın", "eğleniyor", "kardanadam yapıyor", "yürümekkardazordur" gibi ifadelerle süsleyenlere bir like atar kaçarsınız..
Ne yapalım şımarmak bizim de hakkımız :D
İzmirlinin çocuğu her yıl bir kar tanesini kucaklamak, onu yüzünde hissedebilmek için neler vermez ? Bizim çocuklar da kar yağışı başladı diye duymalarıyla başlarlar, gidelim demeye.. hele tepeleri görmesinler :)

Narlıdere'nin yüksekleri, Manisa Sipil dağı etekleri, Kemalpaşa Armutlu civarı, Karagöl yolu benim bildiğim kar görüp sevinme yerleri :)

Ancak ben profesyonelim , kayak yapacağım filan diyorsanız Bozdağ'a gideceksiniz. Çocuklar orada kızak kiralayıp kayabilirler bile, sıcak şarap kadehini, buluta karışmış karlı dağlara kaldırırsın, hele güneşli bir günse ayrılasın gelmez zirveden...

Kendi aracımızla gidelim desek, alışık mıyız buzlu yollara, zincire , o trafik çilesine, değiliz. Ne yaptık biz de tur ile gittik. Geliş gidiş rahat, kaygı yok, saatin belli.

Pazar günleri günübirlik turlar var, daha önce de katılmıştık, seneler önce, aynı tur, Bİrgi, Ödemiş, Gölcük ziyaretleri yapıyordu. Bu kez kar oynama odaklı yolcuların ortak kararı ile Bozdağ'da çok vakit geçirdik, Gölcük'e de yemek için uğradık, uğramasak iyiymiş, yol feci, çamur olmuş, trafik yoğun, lokantalarda neredeyse yemek kalmamış ...
Alışverişimizi yaptık Gölcük'te bir de . Ne alınır:
Ödemiş köftesi , eti , sucuğu ile ünlü,,
patates, soğan, kestane, erişte, bal ve süt ürünleri.

ben patates ve kestane aldım.
annem et, patates, kestane
kardeşim patates, erişte ve baklava almış ! ev yapımı hem de biz görmedik, neyse yolda açtık ve tükettik harikaydı !

İzmir civarında hem gezeyim hem kar'ın tadını doyasıya çıkartayım diyorsanız Bozdağ turlarına katılmanızı öneririm, beklentiniz yüksek olmasın, çok kalabalık oluyor ve trafik feci, ama değer ;) yani bizim çocukların sevincine değerdi :)




  Bozdağ'dan kar manzaraları ...

karma karışık blog yazıları

İnsan ara verince ne yazacağını bilemiyor önce. Sonrası kendiliğinden geliyor galiba :) Hazır mısınız , karışık kuruşuk blog yazılarına , sıvadım kolları başlıyorum , haydi, bakalım,,

kitap ile ilgili blogum var zaten oraya yazarım,  gezip gördüğümüz yerler olabilir paylaşımlarım, izlediklerim, günlük yaşam, kızımın maceraları derken cıks! tehlikeli bölge , İrem 13 yaşını doldurdu soranlara yaşım 14 dediği bir dönemde, onu yazamam, izinsiz olmaz !
kedim var ya benim, inanması güç  ,bazen durup düşünüyorum, neredeyse 1 yıl olacak mayıs sonu geldi, ailemizin bir ferdi oldu, Wilmer :) tanısanız seversiniz :) tekir, evet evet Wilmer 'ı anlatayım size bir yazımda :)

blog arkadaşlarımı da merak ediyorum, okumalıyım bundan sonra daha sıklıkla :) pek çoğu ile fb-ig  arkadaşı olduğumuzdan bağlantımız kopmadı.

Hayatı anlamlı kılan, sanat, kültürel aktivite, yeni yerler ve yaşamların keşfi, yeni bir şeyler öğrenmek ve arkadaşlık diye düşünüyorum. Sağlıklı ve mutlu günler dilerim :)

Hoşbulduk :)